*Bu yazı dr.jockers.com’dan alınarak Türkçe’ye tercüme çevrilmiştir. Bu yazının içeriğiyle ilgili Habit Gıda AŞ’nin herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. bu yazı sadece bilgilendirme amaçlı olup, İngilizceden Türkeye çevrilmiş olup, hiçbir şekilde sağlık tavsiyesi içermemektedir. Bu yazı dolayısıyla okuyucularda oluşabilecek sağlık sorunlarından Habit Gıda AŞ hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Okuyucular bu yazının içeriğiyle ilgili kendi sağlık durumlarına göre doktorlarına danışmadan herhangi bir eylemde bulunmamalıdır. Sağlığınızla ilgili her türlü konuda doktorunuza danışmanız gerekmektedir.
Kanser Karşıtı Mucizevi 24 Yiyecek*
İster kanserden korunmak için sağlıklı beslenmenin yollarını arıyor olun, isterseniz kanser teşhisi konduktan sonra kanserle mücadele etme aşamasında olun, aşağıdaki kanser karşıtı mucizevi 24 yiyeceğin tadına varmak için geç kalmış değilsiniz.
Bu makalede; her bir yiyeceğin, sebzenin faydalarını inceliyor, bunları günlük beslenmenizde nasıl kullanabileceğinizin yollarını gösteriyoruz. Böylelikle kanserden korunmada en etkili ve uygun yolu öğrenmenizi hedefliyoruz.
- Yeşil Çay:
EGCG (epigallokateşin-3 gallat), yeşil çayda bulunan en temel polifenol. Bu antioksidan polifenol, kanseri önleme ve tedavi etmede büyük rol oynuyor. Yeşil çay, kanser hücrelerinin sinyallerini engelliyor ve böylelikle inflamasyonu azaltıyor. Ayrıca, kanser hücrelerinin hayatta kalma tekniklerini, dağılmalarını engelliyor ve kanser hücrelerinin ölümünü (“hücre ölümü”) kolaylaştırıyor.
Kuversetin, yeşil çayda bulunan ve kanser karşıtı özelliği bulunun bir diğer antioksidan. Kuversetinin, radikal hasar ve kanserin büyümesini engelleyen glutatyon ve superoksit dismutaz gibi iki antioksidan güç merkezlerini harekete geçirdiği ortaya çıkmıştır.
Nasıl Tüketebilirsiniz?
Kolon, göğüs, akciğer ve hatta prostat kanserlerinden korunmak için yeşil çayı günlük olarak tüketin. Smoothy gibi içeceklerinizin içine de ekleyebilir ya da içeceklerinizi tatlandırmak için toz yeşil çay tüketebilirsiniz.
Yeşil çayınızı kaynamakta olan suyun içine koymayın zira yoğun sıcaklık, çayın doğal iyileştirici bileşenlerine zarar verir. Bunun yerine, suyu kaynatın, birkaç dakika soğumasını bekleyin ve sonra yeşil çayınızı demleyin.
- Böğürtlen
Böğürtlen özleri, cildinizi hasarlara ve yaşlanmaya karşı koruyan fenol bileşenlerini ihtiva eder. Hatta bu fenol bileşenleri yaraların ve yanıkların iyileşmesinde de kullanılabilir. Ayrıca, böğürtlende bulunan antosiyaninler, güneşe maruz kalan cildi ultraviyole ışınların zararlı etkisinden korur. Böğürtlen suyu özünün ise, anormal deri hücrelerinde programlı hücre ölümüne (apoptoz) sebep olarak kanseri önlediği kanıtlanmıştır
Nasıl Tüketebilirsiniz?
Her zaman organik böğürtlen almaya çalışın ve mümkün olduğu müddetçe köylerde yetişenleri tercih etmeye çalışın. Smoothy lerinizde, meyve sularınızda doğal tatlandırıcı olarak tüketebileceğiniz gibi, limonlu suya katarak da böğürtleni sağlıklı bir şekilde tüketebilirsiniz.
- Ahududu:
Kuversetin seviyenizi yükseltmenin diğer bir mükemmel yolu ise beslenmenize ahududuyu eklemekten geçiyor. Kuversetin, hem inflamasyonu azaltıyor hem de bağışıklık sistemini düzenliyor. Böylelikle doğal antihistamin maddesi işlevini görüyor. Bu tatlı meyve gerek C vitamini ve lif gerekse potasyum, biyotin, K vitamini ve manganez bakımından oldukça zengin bir meyve.
Ahududu aynı zamanda antosiyanin bakımından da oldukça zengin bir meyve. Antosiyanin ise kanser hücrelerinde programlı hücre ölümünü (apoptoz) tetikleyerek vücudu hem meme kanserine hem de kalın bağırsak kanserine karşı dirençli hale getiriyor. Bununla birlikte, ahudududa bulunan bu antosiyanin, lösemili hücreleri işlevsiz kılarak, bu hücrelerin vücudun başka yerlerine bulaşmasını engellemektedir.
Nasıl Tüketebilirsiniz?
Ahududuyu meyve sularınıza, yoğurtlarınıza katabileceğiniz gibi sağlıklı bir şekilde tatlı niyetine de tüketebilirsiniz. Ahududu, Amerika’da belirli dönemlerde kısa periyotlarda bulabileceğiniz bir meyve. O yüzden dondurucunuza koyarak yıl boyu bu meyvenin tadına varabilirsiniz.
- Yaban Mersini:
Yaban mersini, mor ve mavi pigmentleri tamamlayan bir dizi antosiyanin içerir. Yukarıda bahsedildiği gibi, antosiyanin, DNA hasarını engeller, inflamasyonu azaltır ve kanserin ilerlemesini yavaşlatır. Bununla birlikte, yaban mersini, kalın bağırsak kanserine karşı koruyucu olduğu kanıtlanan vitaminler, flavanoidler ve stibenler gibi bileşenler bakımından da oldukça zengindir.
Nasıl Tüketebilirisiniz?
Yaban mersini ve diğer taneli meyveleri ısıtarak tüketmekten sakının. Zira sıcaklık, antosiyaninlerin yapısını bozarak onların antioksidan özelliklerinin azalmasına sebep olur. Yaban mersinini meyveli içeceklerinize ve tatlılarınıza ekleyebileceğiniz gibi, ev yapımı barbekü gibi tatlı soslarınızda şeker yerine kullanabilirsiniz.
5. Limon:
Limon, günlük olarak rahatça tüketebileceğiniz düşük karbonhidratlı mükemmel bir meyvedir. Limon, besin emilimini artıran ve bağırsakların, karaciğerin ve hatta akciğerin sağlıklı işlemesini sağlayan enzimlerle donatılmıştır.
Nasıl Tüketebilirsiniz?
Vücudunuzu alkalileştirmenin ve doğal yollarla detoksifikasyon süreci için en iyi tercihlerden birisi, sabah uyandığınızda suyun içine limon sıkmak ve bir bardak içmektir. Aynı zamanda, yemeklerinizin tadını hafifletmek için de limon kullanabilirsiniz.
6. Soğan:
Soğan, amino asitleri ihtiva eden sülfür bakımından oldukça zengindir. Aynı zamanda soğan süper antioksidan kuversetin içerir ve karaciğer detoksifikasyonunu destekleyerek vücudun fazla östrojen miktarını elimine etmede yardımcı olur.
Allicin, soğanda en bol bulunan sülfür bileşenlerinden biridir. Ve bu allicin, bakteri, virüs, mantar ve kanser gelişimini durdurmada oldukça etkin. Bununla birlikte, soğan, gaz giderici bileşenleri sayesinde sindirim sisteminize de yardımcı olur.
Nasıl Tüketebilirsiniz?
Soğanın her türlü besin değerinden faydalanmak için, her çeşit soğanı tüketmelisiniz. Salatalara ya da özellikle lahana salatasına katabilir ya da soğan çorbası yapabilirsiniz.
- Kara Lahana
Kara lahana turpgillerden bir sebzedir. Bu koyu yeşil yapraklı sebze, özelikle son zamanlarda sağlıklı atıştırmalıklar ve meyve suları satan yerlerde gözde sebzeler arasına girdi. Kara lahana, kalsiyum, potasyum ve demir gibi vitaminler ve mineraller bakımından oldukça zengin bir sebze.
Kara lahana aynı zamanda brokoli, karnabahar ve brüksel lahanasında bolca bulunan sülforafan bakımından da zengindir. Bu güçlü kanser karşıtı bileşenler, kanser hücrelerinin aktivasyonunu engelliyor, doğal detoksifikasyon süreçlerini destekliyor ve bağışıklığı kuvvetlendiriyor. Sülforafanın prostat, kolon, dalak, mide ve meme kanserini de engellediği kanıtlanmıştır.
Nasıl Tüketebilirsiniz?
Kara lahanın içindeki mineral ve antioksidanların en iyi şekilde emilimi için, bu sebzeyi bitkisel yağlar veya hindistan cevizi yağıyla tüketin. Pişirmeden tüketmeyin zira içerdiği lifler sindirim sorunlarıyla karşılaşmanıza sebep olabilir.
Kara lahanayı sulandırabilir ya da meyve sularınıza da ekleyebilirsiniz.
- Yeşil Yapraklı Sebzeler:
Yeşil yapraklı sebzeler, çok çeşit mineral, vitamin ve lif içeren vücut onarıcı bileşenleri barındırır. Yeşil yapraklı sebzeler, en önemli hayat kaynağı olarak bilinen bir bileşen olan klorofili de içinde bulundururlar. Klorofil, kanı temizlemede, kan hücrelerinin onarımında, toksinlerden arınmada ve bağırsakları kuvvetlendirmede oldukça önemli rol oynar.
Nasıl tüketebilirsiniz?
Yeşil yapraklı sebzeleri mevsiminde alarak hepsinden maksimum seviyede fayda sağlayabilirsiniz. Gerek çorbasını yaparak gerekse salatalarınızı yeşil yapraklı sebzelerden yapabilirsiniz. Öğlen salatalarınızı marul, roka ve bahar sebzeleriyle süsleyebilirsiniz. Koyu yeşil yapraklı sebzeleri ise meyve sularınıza ve smoothie lerinize katabilirsiniz.
- Zerdeçal:
Zerdeçal, kürkümin bakımından oldukça zengin bir besindir. Bu güçlü antioksidan, bozulan bağışıklık sistemini yeniden dengeler, inflamasyonu azaltır ve vücudunuzu enfeksiyona ve kansere karşı korur. Aslında, birçok ilaç firması, asprin vb. ilaçlar imla ederek zerdeçalın vücutta oluşturduğu fizyolojik etkileri taklit etmeye çalışmaktadır.
Nasıl Tüketebilirsiniz?
Zerdeçalı, çaylarınızda ya da et sularınızda ılık bir şekilde tüketebilirsiniz. Zerdeçalı aynı zamanda çorba ya da hafif ateşte pişirdiğiniz yoğun tadı olan yemeklerinize ekleyebilir, tavuk ya da diğer et yemeklerini bu mucizevi besinle marine edebilirsiniz.
- Enginar:
Enginar, kolagoglar adı verilen sebzeler grubundadır. Bu sebzeler ise böbrek işleyişini desteklemekle, sindirim sistemini, safra kesesini, idrar yolu ve kanı temizlemekle ön plana çıkarlar. Enginarın ayrıca kardiovasküler rahatsızlıkları önleme ve kan şekerini düşürme gibi amaçlarla 17. Yüzyıldan beri alternatif tıpta da kullanıldığı bilinmektedir.
Nasıl tüketebilirsiniz?
Bu sebzenin hem yapraklarını hem de gövdesini tüketebilirsiniz. Bununla birlikte, buharda pişirdiğiniz enginarı limon ve zeytinyağıyla süsleyebilir ya da humusla bir araya getirebilirsiniz.
- Sarımsak:
Yukarıda bahsedilen sülfür bileşen allicin, sarımsakta da bulunur. İnvasif maddelere karşı koruyucu olmanın yanı sıra allicin, inflamsyonu engelleyerek ve kolesterolü düşürerek vasküler sistemin hasara uğramasını engeller. Sarımsağın aynı zamanda kandaki glikoz seviyesini dengelediği, kansere karşı koruduğu ve detoksifikasyon yollarını kuvvetlendirdiği kanıtlanmıştır.
Nasıl tüketebilirsiniz?
Sarımsağı özellikle diğer sülfür içeriği olan yiyecekler başta olmak üzere birçok yiyecekle birlikte tüketebilirsiniz. Et yemeklerine katılan sarımsak bu yemeklerin antioksidan koruma özelliğini kuvvetlendirir ve aynı zamanda güçlü birer oral ve kolon probiyotiği olarak işlev görebilir. Sarımsağı tüketmeden önce, allicin bileşenin ortaya çıkması için ezerek ya da kırarak tüketmeniz gerekmektedir.
- Domates:
Domates, en çok bilinen biyoaktif bileşen olan likopenin kaynağıdır. Likopen ise kırmızı etli meyvelerde ve sebzelerde bulunur ve aynı zamanda güçlü bir kanser karşıtı besindir. Likopen, kanser hücrelerindeki programlı hücre ölümünü başlatır ve hücreler arası iletişimi bozarak kanser hücrelerinin işlevini bozar. Bununla birlikte, likopenin prostat kanserini, akciğer, kolon ve serviks kanserini önlemede oldukça etkili olduğu kanıtlanmıştır.
Nasıl tüketebilirsiniz?
Süt ürünleriyle birlikte tüketildiğinde ya da pişirilerek yendiğinde likopenin biyoyararlılığı artar. Domates ve türevlerini ev yapımı makarna sosu ve marinesinde kullanabilirsiniz. Salsa sosunuzda da kullanabileceğiniz gibi, çorbalarınıza ve et sularınıza ekleyerek de tüketebilirsiniz.
- Zeytinyağı:
Bitki fenolleri insan vücudunu korumada büyük rol oynarlar. İnflamasyon karşıtı etkileri, antimikrobiyal faydaları, antioksidan desteği, yaşlanma karşıtı ve kanser karşıtı özelliklere sahiptirler. Zeytinyağı, doğal yollarla ortaya çıkan kafeik asit içerir. Kafeik asit ise zeytinyağında doğal olarak ortaya çıkar ve bu özellik de ultraviyole ışınlardan kaynaklanan büyük hasarlara, cilt hasarı ve patojenlere karşı korumada etkilidir.
Nasıl tüketebilirsiniz?
Ultraviyole ışınları, deri kanserlerinin ve güneş yanıklarının en önemli sebebidir. Güneşe maruz kalmadan ve kaldıktan sonra zeytinyağını kullanarak cildinizi koruyabilirsiniz. Zeytinyağını doğal cilt nemlendiricisi olarak da kullanabilirsiniz.
- Bitter Çikolata:
%70 ya da daha fazla kakao oranına sahip olan bitter çikolata, birçok çeşit flavonitler içeren doğal bir iyileştiricidir. Aynı zamanda, günümüzde birçoğumuzun eksikliğinden mustarip olduğu magnezyum bakımından da mükemmel bir kaynaktır. Magnezyum ise, sinirleri rahatlatarak, iritasyonu azaltır, kasların gerilmesini azaltır ve böylelikle sinirlerin fonksiyonlarını kuvvetlendirir.
Nasıl Tüketebilirsiniz?
Bitter çikolatayı şekerli birçok atıştırmalık yerine tercih edebilirisiniz. Ayrıca, bu çikolatayla ev yapımı sıcak kakaounuzu ya da çikolata sosunuzu hazırlayabilirsiniz.
- Keklikotu
Antioksidan içeriği yoğun bitkileri tüketmek sağlığınızı korumanın en kolay ve maliyetsiz yollarından biridir. Keklik otu gibi otlar besin değeri bakımından yüksek ve çok güçlü inflamasyon karşıtı bileşenleri içinde barındırırlar. Keklik otu, aynı zamanda en yaygın baharatlardan biridir ve keklik otunda bulunan antioksidan özelliği, zengin fenolik asitler ve flavonitlerden kaynaklanmaktadır.
Bununla birlikte, keklik otu, doğal detoksifikasyon süreçlerini aktif eden uçucu yağlarla donatılmıştır. Bu da östrojen gibi fazla bileşenlerin vücuttan atılmasında etkilidir. Östrojenin vücuttan atılmasını sağlayan diğer otlar gibi keklik otu da prostat kanseri, göğüs kanseri, rahim ve yumurtalık kanseriyle ilişkili östrojen pozitif kanser hücrelerinin gelişimini engellemede oldukça etkilidir.
Nasıl Tüketebilirsiniz?
Keklik otu yağı, bakterileri öldürerek bağışıklık sistemini kuvvetlendiren en etkili anti-bakteriyel özellikteki yağlardan biridir. Burada dikkat edilmesi gereken bir husus bulunmaktadır. Ek olarak keklik otu yağını tüketiyorsanız, probiyotiklerinizden ayrı olarak almanız gerekmektedir zira keklik otu yağı probiyotiklerdeki iyi bakterilerin ölümüne sebep olacaktır.
- Zencefil:
Zencefil, antibakteriyel, antiviral, parazit ve mantar önleyici özellikler bulunduran uçucu yağları içeren çok güçlü mükemmel bir besindir. Zencefilin sindirimi desteklediği, ağrıyı giderdiği ve vücudun glutatyon ihtiyacını giderdiği yapılan araştırmalarla sabittir. Aktif bileşenlerinin aynı zamanda sindirim sistemiyle ilgili kanseri ve karaciğer kanserini engellediği kanıtlanmıştır.
Nasıl Tüketebilirsiniz?
Antioksidan bakımından yoğun bir içecek isterseniz kendi zencefilli gazozunuzu yapabilir ya da zencefilli çay demleyebilirsiniz. Zencefili aynı zamanda çorbalarınıza, güveçlerinize, yemek süslemelerinize ve salatalarınıza katabilirsiniz.
- Karnabahar:
Karnabahar, C, K, B-12 vitaminleri ve folik asit bakımından oldukça zengindir. Sentetik folik asitlerden farklı olarak karnabahardaki doğal folik asit DNA hasarlarının onarımında etkilidir, kötü huylu tümör gelişimini engeller ve homosistein seviyesini düşürür.
Nasıl Tüketebilirsiniz?
Karnabahar kenarlı ya da karnabahardan yapılmış ekmeği deneyerek pizzanızı glütensiz deneyebilirsiniz. Ya da karnabaharı ufalayıp pirinç yerine de kullanabilir ya da fasulyesiz humusunuzu ekleyebilirsiniz. Karnabaharın her rengini tüketerek farklı farklı fitokimyasal besinlerden faydalanabilirsiniz.
- Brüksel Lahanası:
Brüksel lahanası piştiğinde yaydığı ağır koku yüzünden genellikle kötü bir üne sahiptir. Ancak Brüksel lahanası tam anlamıyla A, B-6, C, K vitamini, folik asit ve manganez deposudur. Bununla birlikte, Brüksel lahanası, kolajen oluşumuna yardımcı olarak kırışıklıkların azalmasında etkilidir, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir ve vücudun kalsiyum emilimini destekler.
Nasıl Tüketebilirsiniz?
Hindistan cevizi yağında veya tereyağında soteleyin ya da hafif kavurun, sonra sağlıklı bir yemek elde etmek için üstünde biraz balzamik sirke gezdirin. Brüksel lahanasının yapraklarını kırparak salatalara katabilirsiniz. Daha hafif bir tat elde etmek isterseniz buharda da pişirebilirsiniz ya da humus benzeri bir meze için biber, pembe tuz ve zerdeçal ekleyerek Brüksel lahanasını püre haline getirip tüketebilirsiniz.
- Avokado:
Koyu yeşil ve kabuğu tırtıklı olan avokado, en çok bilinen ve her mevsimde rahatlıkla bulabileceğiniz avokadodur. Avokado, fitokimyasallar ve şu besin maddeleri bakımından oldukça zengindir: Potasyum, magnezyum, sodyum, C, E, K, B-6 Vitaminleri, folik asit, kolin, niyasin, %71 mono doymamış yağlı asitler, fitosteroller, karotenoidler, diyet lifi.
Klinik çalışmalar, avokadonun diyabetteki toplam kolesterolü azaltarak kalp damar sağlığını koruduğunu, kilo alımına sebep olmadığını ve kan lipit oranını dengelediğini göstermiştir. Avokado tüketenler, tüketmeyenlere göre birçok besinsel lif, vitamin ve mineral bakımından zengin bir beslenmeye tabi olmuş oluyorlar.
Nasıl Tüketebilirsiniz?
Avokado, mutfağınızda birçok şekilde tüketebileceğiniz çok faydalı bir besin. Yarım avokadoyu sebzelerden yaptığınız meyve suyunuza katarak daha koyu ve kremsi bir yapı elde edebilirsiniz. Ya da sebze ve avokadoyla omlet deneyebilir, avokado salatası veya humus yapabilirsiniz.
- Kuruyemişler:
Kuruyemişler, E vitamini, magnezyum, lif, biyotin, manganez ve diğer deyişle kalp dostu yağlar olarak bilinen fitosteroller bakımından mükemmel bir depodur. Aslında, Amerikan Kalp Birliği (American Heart Association) kuruyemişleri “tadın ve besin değerinin küçük merkezi” olarak adlandırmaktadır.
Brezilya cevizi selenyum bakımından çok zengindir ve ayçiçeği çekirdekleri de bu bağışıklık dostu mineralden içerir. B vitamini en iyi şekilde almak istiyorsanız kaju yiyebilirsiniz, eğer hamileyseniz folik asit alımı için fındık tüketebilirsiniz. Kuruyemişler arasında antep fıstığı ise en fazla fitsterole sahiptir. Badem ise toplam kolesterol seviyesini düşürmede büyük rol oynar. Beyin fonksiyonlarını kuvvetlendirmek için ek Omega-3 asitleri almak istiyorsanız yiyeceklerinize kabak çekirdeği, chia ve keten tohumlarıyla çeşitlilik kazandırabilirsiniz.
Nasıl Tüketebilirsiniz?
Kuruyemişleri buzdolabında ya da dondurucuda tutun ki yağları dışarı çıkmasın ve bu da kuruyemişinizin bayatlamasına sebep olmasın. İşlenmemiş, şeker ya da tuz eklenmemiş kuruyemişleri tercih etmenizde fayda var. Ayrıca soyulmamış şekilde tüketmeniz sağlık için daha faydalı. Bu kapsamda yürütülen bir çalışma, fındıkta bulanan antioksidanların %50’sinin dıştaki yumuşak kabuğunda bulunduğunu ortaya çıkarmıştır.
Organik kuru meyvelerle birlikte balkabağı çekirdeğini, badem ve cevizi bir araya getirerek bağışıklık açısından çok sağlam bir karışım elde edebilirsiniz. Yerfıstığı ezmesi yerine badem ezmesi tüketebilir, makarna sosları için ay çekirdeği ve çam fıstığını deneyebilirsiniz.
- Brokoli:
Besinsel değeri çok yüksek olan brokoli gerek E, C ve K vitamini bakımından gerekse bakır, lif, potasyum, krom, folik asit, A vitamini ve B 2 vitamini bakımından muhteşem zenginlikte bir sebzedir. Brokolinin kanser hücrelerinde programlı hücre ölümünü tetiklediği ve sülfür içeren fitokimyasallar sayesinde kanser karşıtı birçok süreçte yardımcı olduğu kanıtlanmıştır.
Nasıl Tüketebilirsiniz?
Cips yerine atıştırmalık olarak brokoli yiyebilirsiniz. Karnabaharda olduğu gibi, ufalanmış brokoliyi tahılsız pizza ekmeği elde etmek için de kullanabilirsiniz. Brokoliyi pişirmeden de atıştırabilir ya da turpgiller ailesindeki diğer sebzelerle birlikte sarımsak, zerdeçal, pembe tuz ve Hindistan cevizi yağı ekleyerek kanser karşıtı süper karışım olarak fırınlayabilirsiniz.
- Mantar:
Mantar yoğun oranda kemik kuvvetlendirici bileşenler içerir. Bu da kalsiyum emilimini, fosfor ve D vitamini, tiyamin, manganez, kolin, B 2 vitamini, bakır ve çinko gibi elzem besin maddelerinin emilimini artırır. Bu besin ögeleri, glutatyon sentezini destekler ve insan vücudunun toplam antioksidan korumasını destekler.
Nasıl Tüketebilirsiniz?
Mantarı çorbalarınıza, biber dolmalarınıza katabilir ya da sağlıklı bir yan yemek elde etmek isterseniz zeytinyağı, tuz ve karabiberle hafif kızartabilirsiniz. Pizzalarınızın üstünü süsleyebilir, mantınızın içine bile kıyma yerine mantarı deneyebilirsiniz. Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var. Besin değeri kaybına uğratacağı için mantarı çok fazla pişirmekten sakının. Mantarı ekstra sağlıklı tüketmenin yolarından biri de pişirmeden önce doğrudan güneş ışığına koyup ters düz etmekten geçiyor. Böylelikle mantarın D vitamini bileşenlerini artırmış olursunuz.
- Ginseng:
Yapılan binlerce çalışma, ginsengin vücudu kansere, insülin direnci, nörodejeneratif bozukluklara ve diğer birçok fizyolojik süreçlerle birlikte hipertansiyona karşı koruduğunu göstermektedir. Ginseng özellikle bağışıklık sistemini kuvvetlendiren çok güçlü bir köktür ve sağlık bozukluklarını iyileştirmek için geleneksel olarak alternatif tıpta kullanılagelmiştir. Ginsengin hem kökleri hem gövdesinde hem de yaprak ve özlerinde onlarca kimyasal bileşen bulunmaktadır. Bu kimyasal bileşenler bağışıklık dengesini sağlamakta ve mikrobiyal enfeksiyona karşı vücudu korumaktadır.
Nasıl Tüketebilirsiniz?
Temelde üç çeşit ginseng bulunmakta ve bu çeşitlerin her biri ayrı iyileştirici etkiler bulundurmaktadır. Bu üç çeşitten biri Amerikan ginsengi, diğerleri de Asya ginsengi ve Sibirya ginsengidir. Ginsengi tüketmenin en bilindik yolarında biri topraktan çıkarılan taze ginseng kökünden evde çay demlemek ya da bu bitkiyi satın almaktır. Ginsengi tüketmeniz, kullandığınız ilaçlar varsa ya da genel sağlığınız açısından herhangi bir engel teşkil edip etmeyeceğini doktorunuzla görüşün.
- Brokoli ve Kara Lahana Tomurcukları
Turpgiller ailesinden sebzeleri tüketmenin vücudunuza muhteşem faydaları vardır. Özellikle de tomurcuklarını tüketmek aynı bileşenlerden çok daha yoğun oranlarda almanız anlamına gelmektedir. Brokolinin tüm gövdesiyle kıyaslandığında, brokoli tomurcukları, vücudun sülforafan gibi bileşenleri sentezlemesinde ihtiyaç duyulan besin öğelerine neredeyse %100 daha fazla sahiptir.
Bu sebzelerin diğer bölümleri yerine bu küçük tomurcuklarını tüketmek sağlık açısından benzeri faydalı etkiyi yaratacaktır.
Nasıl Tüketebilirsiniz?
Tomurcukların organik olanından almaya her zaman özen göstermelisiniz. Pestisitlerin, tomurcuklardaki bu kanser karşıtı bileşenleri yok ettiği ortaya çıkmıştır. Dürümlerinize, salatalarınıza ekleyerek günlük öğünlerinizde tüketebilir ya da vogda yaptığınız kızartmalarınızı bununla süsleyebilirsiniz. Ayrıca, zeytinyağı ve sarımsakla salatasını deneyebilirsiniz. Sülfür içeren yiyeceklere sarımsak eklemenin sülforafanı optimum seviyede artırdığı da unutulmamalıdır.
*Bu yazı dr.jockers.com’dan alınarak Türkçe’ye tercüme çevrilmiştir.