Dr. Tuğçe Kızılay: 45 gün sabredin her şey değişecek…
Gerçek beslenme yani temiz, sağlıklı, işlenmiş ve doğal olmayan yiyeceklerden arındırılmış bir beslenme programı yaşam kalitenizi arttırır, vitamin ve mineral eksikliğine bağlı hastalıklardan sizi korur ve optimum sağlığa ulaşmanız için yardımcı olur. Belirtmek isterim ki buradaki yaşam kalitesi tabiri hem fiziksel hem de psikolojik iyi oluşu kapsar. Bazılarınızın ama tatlı yemeden nasıl mutlu olunur dediğini duyar gibiyim. Sabredin kanıtlarla geliyorum.
Beslenme kısa zaman önceye kadar yaşam kalitesi ve kronik hastalıklar için bir araştırma konusu bile değildi, gelen hastaların beslenmesini sorgulamayan hekimlikten ilaçsız, bitkisel destekler, egzersiz ve beslenmeyle insanları sağlığına kavuşturan hekimliğe doğru geçiş yaptığımız bu dönemde size yaptığımız küçük ölçekte bir gözlemden bahsetmek istiyorum.
Habit firmasıyla gönüllü danışmanları olarak katıldığım 45 günlük bir program yaptık.
Program kapsamında: Habit firması glutensiz ve rafine şekersiz, kalorisi diyetisyenleri tarafından hesaplanan yemeklerini 45 gün boyunca programa katılanların kapısına kadar teslim etti, gönüllülerin program başlamadan önce ve sonra kan şekeri, insülin, insülin direnci, kan yağları, genel enflamasyon belirteçlerine bakıldı, yaşam kalitesi anketi yapıldı. Bu ankette yaşamdan aldıkları keyiften ayda kaç gün kronik, semptomları baskılamaktan başka bir şey yapılamayan (ağrılarda kullanılan ağrı kesiciler gibi), herhangi bir çaresi bulunamayan bir ağrı çektiğine, mide bağırsak şikayetlerinden, konsantrasyon zorluklarına kadar yaşam kalitesi denildiğinde aklınıza gelebilecek her şey mevcuttu.
Öncesinde elde ettiğimiz verilerde hem kan tahlilleri hem anket sonuçları bir doktor olarak bile beklediğimden korkutucu geldi. Dışarıdan baktığınızda aslında her şey ne kadar da yolunda gözüküyor, bildiği kronik bir hastalığı yok ama açlık insülini 20 (normalde diyabet ve sonrasında gelişecek diler kronik hastalıklardan korunmanız için 5’in altında olsun isteriz), kronik enflamasyon belirteci olan hsCRP değeri 6-7’lere çıkmış, herhangi bir akut enflamasyon odağı(herhangi bir enfeksiyonda da artabilir) tariflemiyor. Bu demek oluyor ki vücudunda uzun süredir bir şeyler ters gidiyor. Anketlere baktığımızda ise neredeyse her gün çektiği ağrıları var, yaşamdan keyif almıyor, hazımsızlık ve şişkinlik şikayetleri yaşıyor, sabah uyanmakta güçlük çekiyor ve gün içerisinde enerjisi düşük.
Korkutucu olan gerçek şu ki; bu insanlar birer kronik hastalık adayı ve dünyada her gün böyle binlercesi yeni tanısını öğreniyor. Yarın uyandıklarında artık kronik hastalığınız var mı sorusuna evet cevabını verecekler…
45 gün sabredin dedik her şey değişecek…
Şunu belirtmek isterim; bu kişiler içerisinde D vitamini düşüklüğü olan, daha ciddi rahatsızlıkları olan, tanı konulmuş hastalıkları ve kullandığı ilaçları olan insanlar vardı, beslenme sağlıkta temeldir ancak bu durumlarda mutlaka bir doktor kontrolünde ilaçlarınızın dozlarını ayarlamalı, bitkisel destekleri fitoterapi uzmanı bir doktorla düzenlemeli, mide bağırsak şikayetleriniz varsa belki altta yatan başka bir problem vardır diye düşünüp eliminasyona ihtiyacınız varsa bir doktorla durumu takip etmelisiniz. Lütfen sağlığınızı bahis konusu etmeyin. (Ben bu duruma ya tutarsa fenomeni diyorum.)
45 günün sonunda ne oldu dersiniz;
Bir danışanımızın açlık insülini 22 den 5.5’e indi.
Insülin direnci ise 5.5’den 1.1’e. Kendisi geçmişinde ciddi rahatsızlıkları olan biriydi.
Yaşam kalitesi anketindeki sorulara gerek bile kalmadan yaşam enerjisindeki artışı kendi gözlerimle gördüm. Kontrol ettiğimdeyse yaşamdan aldığı keyfin anket sonuçlarında yüzde 500 arttığını gördüm. Şeker yemeden de yaşamdan keyif alınabiliyormuş demek ki…
Özel olarak bahsetmek istediğim bir kişi daha var kendisi daha önce Amerika’dan gelen ve biorezonans konusunda çok ünlü bir doktorla Türkiye’de televizyonlardan da tanığımız çok ünlü bir başka doktora başvurduğunu, kendisine avuç avuç bitkisel ilaçlar, probiyotikler vb destekler verildiğini ama buna rağmen kullandığı ilaçlarından kurtulamayıp bir de üzerine midesini bozduğunu, geceleri uyuyamadığını ve hiçbir sonuç alamadığı bu girişimlerden sonra her şeyin daha da kötüye gittiğini söyledi. Kendisiyle özel bir görüşme sonucunda birkaç ufak önerim oldu. Daha 2. haftada uykuları düzeldi, kullandığı ilacın dozunu kendisini takip eden o alandaki doktoruyla da görüşmesini söyleyerek düşürdük ve şu an mışıl mışıl uyuyor. Unutmayın ki bitkiler ve yiyecekler en güçlü ilaçlardır ancak sadece doğru kullanıldıklarında.
Kronik hastalığı olmayan, tamamen sağlıklı olduğunu düşünen danışanlarımızda da dramatik düzelmeler oldu. Yaşam kalitesi anketlerinde düzelmelerden bazılarını sizinle paylaşmak istiyorum:
Uyku problemleri %80 azaldı.
Ağrı problemleri %120 azaldı.
Konsantrasyon problemleri %110 azaldı.
Üzgün veya depresif hissetme şikayetleri %76 azaldı.
En etkileyici olan ise yorgunluk şikayeti %172 azaldı.
Hepsi anlamlı derece kilo verdi, yağ oranlarındaki azalma ölçüme bile gerek göstermeyecek kadar fazlaydı. En az veren yüzde 2.8 en fazla veren yüzde 5.2 oranında yağ kaybetti.
İyileşen ve yaşam kalitesi artan insanlar. Gerçek tıbbın yapması gereken, bir doktoru gerçekten tatmin eden sonuçlar. Gönüllülük esasında devam ettirdiğim bu programdan sonra bu bana en büyük ödül oldu. Ne kadar denemiş olursanız olun vazgeçmeyin. Belki de şifa doğru yer, doğru zamanı bekliyordur…
Dr.Tuğçe KIZILAY
Akupunktur/Fitoterapi/Fonksiyonel Tıp